Beyin Anevrizması Nedeniyle Bilinci Kapanan Hasta, Ameliyatsız Tedaviyle İyileşti

İSTANBUL (AA) – Anevrizma, aort veya beyin damar duvarının zayıflaması veya hasar görmesi sonucu kan damarı duvarında ortaya çıkan kabarcık veya balona benzeyen dışa doğru şişkinlik olarak tanımlanıyor. Günümüzde kanamış anevrizmalar için cerrahi klipleme ve endovasküler olmak üzere iki tedavi yöntemi bulunuyor. 


Geçtiğimiz günlerde beyin anevrizması nedeniyle bilinci kapanan ve sağ tarafı felçli olarak Lokman Hekim Üniversitesi Ankara Hastanesi getirilen 47 yaşındaki hasta Şinasi Bilgin, hastanede uygulanan ameliyatsız yöntemle sağlığına kavuştu.


Lokman Hekim Sağlık Grubundan konuyla ilgili şu açıklama yapıldı: “Şinasi Bilgin, 112 acil sağlık ekipleri tarafından hastaneye ulaştırıldığında koma skoru 6 olarak ölçüldü. Felç, bilinç kaybı ve konuşma bozukluğu şikâyetleri bulunan hastanın, birkaç gündür süren şiddetli baş ağrısını gribal enfeksiyonla karıştırdığı öğrenildi.


Beyin tomografisinde, beynin ön bölgesinde yaklaşık 6 santimetre çapında bir kanama tespit edilen hastanın bilgisayarlı tomografi anjiyosunda ise anterior kominikan arter kaynaklı ve 5 milimetre çapında beyin anevrizması (damar baloncuğu) belirlendi. Bilgin, Girişimsel Radyoloji Uzmanı Dr. Ibadat Hasanov'un uyguladığı ameliyatsız tedavi sayesinde sağlığına kavuştu.”


Anevrizmalar Belirti Vermeden Tespit Edilebilir


Hasta Şinasi Bilgin'in hastaneye getirildiğinde durumunun son derece kritik olduğunun ve yaşama şansının düşük, kalıcı engel riskinin oldukça yüksek olduğunu belirten Ibadat Hasanov’ sözlerine şöyle devam etti: “Acil girişimsel tedavi kararı aldık. Kasık atardamarından girilerek yapılan endovasküler işlemde, platin sarmallarla (koil) baloncuk kapatıldı ve kanama durduruldu. İşlem sonrasında hasta 72 saat yoğun bakımda entübe şekilde takip edildi. Üç gün sonra uyandırılan hastanın kol ve bacak hareketlerinde geri dönüş gözlemlendi. Birkaç gün içinde servise alınan hasta, yaklaşık 10. gününde yürümeye başladı. Kanamanın beyine yaptığı baskı nedeniyle oluşan güç kaybı için fizik tedaviye yönlendirildi. Bir aylık süreç sonunda ise tamamen iyileştiği görüldü.”


Dr. Hasanov, her baş ağrısının anevrizma belirtisi olmadığını ancak ani ve sık rastlanmayan şiddette baş ağrısı yaşayan kişilerin mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurması gerektiğini vurguladı.


"Anevrizmalar Genetik Yatkınlık Taşıyabilir"


Baş ağrısıyla birlikte bilinç bulanıklığı, mide bulantısı, kusma, kolda veya bacakta uyuşma-güçsüzlük, görme problemleri gibi belirtiler görülmesi durumunda bu şikâyetlerin beyin anevrizma kanamasının habercisi olabileceğine dikkati çeken Hasanov, “Anevrizmalar genetik yatkınlık taşıyabilir. Hastamızın ailesinde de aynı hastalığın birden fazla kişide görüldüğünü öğrendik. Bu nedenle ailesel öyküsü olan kişilerin daha dikkatli olması gerekir.” bilgisini verdi.


Toplumda beyin anevrizması görülme oranının yüzde 3 civarında olduğunu söyleyen Dr. Hasanov, gelişen görüntüleme teknikleri sayesinde anevrizmanın henüz patlamadan teşhis edilebildiğini aktardı.


Özellikle risk faktörü taşıyan kişilerin 5 yılda bir kontrastsız beyin MR anjiyo ile taranması önerisinde bulunan Dr. Hasanov, bu sayede anevrizmaların henüz belirti vermeden tespit edilebildiğini belirtti.


Dr. Hasanov, ayrıca sigara kullanımının ve yüksek tansiyonun beyin anevrizmalarını tetikleyen başlıca dış faktörler olduğunu altını çizerken, bu riskleri taşıyan kişilerin beyin damar sağlığı açısından daha yakından izlenmesi gerektiğinin önemine değindi.


Beyin anevrizmalarında klasik cerrahi yerine girişimsel radyolojinin daha sık uygulanmaya başladığını anlatan Dr. Hasanov, damar içinden yapılan bu tür uygulamaların hastalar için daha az riskli ve daha konforlu olduğunu, bu yöntemle yapılan tedavilerin yoğun bakım süresini kısalttığını ve bu nedenle hastaların günlük yaşamlarına daha hızlı dönebildiğini de sözlerine ekledi.